Bir tarafta artan obezite, diğer tarafta kronik yetersiz beslenme. 23. Uluslararası Beslenme Kongresi’nde bilim insanları sürdürülebilir gıdayı küresel sağlığın tek çıkış yolu olarak işaret etti. 24-29 Ağustos tarihlerinde, Avrupa Beslenme Dernekleri Federasyonu, Fransız Beslenme Federasyonu ve Uluslararası Beslenme Bilimleri Birliği işbirliğiyle Paris’te düzenlenen kongre, dört yılda bir yapılmasıyla beslenme biliminin dünya gündemini belirleyen en büyük buluşması olma özelliğini taşıyor.
Bu yıl ana teması “küresel sağlık için sürdürülebilir gıda” olan kongre, temel araştırmalardan klinik uygulamalara, halk sağlığından sosyal etkilere kadar geniş bir yelpazede 4 bine yakın akademisyeni bir araya getirdi. Kongrede paylaşılan küresel veriler, insanlığın karşı karşıya olduğu beslenme krizinin boyutlarını ortaya koydu:
– 2022 itibarıyla dünya nüfusunun yüzde 43’ü fazla kilolu, yüzde 16’sı obez.
– 1990’dan bu yana obezite oranı iki katına çıktı, ergenlerde dört kat artış görüldü.
– 2050’ye gelindiğinde yetişkinlerin yarısından fazlasının, çocuk-ergenlerin ise üçte birinin aşırı kilolu veya obez olacağı öngörülüyor.
– 2022’de 19.8 milyon kişi kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdi. (Tüm ölümlerin üçte biri.)
– Obezite, yılda 1.6 milyonun üzerinde erken ölüme yol açıyor. Bu, trafik kazalarından daha fazla.
– 149 milyon çocuk kronik yetersiz beslenme, 45 milyon çocuk akut yetersizlik, 37 milyon çocuk ise fazla kilolu veya obez durumda.
– 5 yaş altı çocukların yarısından fazlası ve üreme çağındaki kadınların üçte ikisi demir, çinko, A vitamini gibi temel besinlerden yoksun.
– Dünya genelinde 685 milyon kişi hâlâ malnütrisyonla mücadele ediyor, Sahra-altı Afrika ve Güney Asya en kırılgan bölgeler.
Bu tablo, küresel gıda sistemlerinde hem aşırılık (obezite) hem de yetersizlik sorunlarının yan yana yaşandığını gösteriyor.
Türkiye Oturumu: Kongrede Türkiye’ye ayrılan özel oturum, Sabri Ülker Vakfı Bilim Kurulu tarafından “Türkiye’de Halk Sağlığını İyileştirme Girişimleri” başlığıyla yapıldı. Vakfın Bilim Kurulu Dr. Julian Stowell, Türkiye’nin sağlık göstergelerini aktardı. Tip 2 diyabet prevalansı 1998’de yüzde 6.6 iken 2010’da yüzde 14.1’e çıktı. Bugün ölümlerin yüzde 70’i bulaşıcı olmayan hastalıklardan (kalpdamar hastalıkları, kanser) kaynaklanıyor. Türkiye, 2016’da Avrupa’nın en yüksek obezite oranına sahip ülkesi oldu: Nüfusunun yüzde 66.8’i fazla kilolu, yüzde 32.1’i obez. Hacette Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Büyüktuncer Demirel yanlış bilgi ve moda diyetlerin beslenme alanında bir “infodemi” yarattığını, bunun hem bireyleri yanlış yönlendirdiğini hem de bilim insanlarına güveni aşındırdığını vurguladı. Beslenme okuryazarlığının, beslenmeye bağlı küresel sorunların çözümündeki önemine dikkati çeken Demirel mesleki olarak yanlış bilginin de bilime olan güveni azaltabileceğini vurguladı.
ÖNLEYİCİ YAKLAŞIM
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal sağlık profesyonellerine yönelik “Beslenme ve Beslenme İletişimi” eğitimlerini tanıttı. Aile hekimleri, dahiliye uzmanları ve eczacılara yönelik programların 20 binden fazla sağlık çalışanına ulaştığını, kronik hastalıklarla mücadelede önleyici yaklaşımın kritik olduğunu belirtti.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Baran Aksakal ise Türkiye’de sağlık okuryazarlığının yüzde 63.7 oranında “yetersizsınırlı” düzeyde olduğunu ortaya koydu. Bu eksikliğin yemek planlama, etiket okuma ve bütçeleme gibi temel becerileri doğrudan etkilediğini söyledi.
Peki, neler yapılıyor? Sabri Ülker Vakfı, Türkiye’nin bu tablo karşısında attığı adımları uluslararası kamuoyuna taşıdı:
Yemekte Denge Projesi: 2011’den bu yana Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle yürütülüyor. 25 ilde 7 milyondan fazla öğrenci, veli ve öğretmene ulaştı. Çocuklarda sağlıklı beslenme alışkanlıklarını ve su tüketimini artırıyor.
Sağlık Profesyonellerine Eğitim: Aile hekimleri, dahiliye uzmanları ve eczacılar için hazırlanan beslenme eğitimleri sayesinde 20 binden fazla profesyonel güncel bilgiye erişti. Katılımcıların yüzde 98’i eğitimleri “faydalı” buldu, yüzde 96’sı tıp fakültelerinin müfredatına girmesi gerektiğini belirtti.
Gıda Okuryazarlığı Zirvesi: 2025’te ilk kez düzenlenecek zirve, Türkiye’nin bilgi kirliliğiyle mücadelesine güç katacak.
Sabri Ülker Bilim Ödülü: 2015’ten bu yana genç bilim insanlarını destekleyen ödül, beslenme ve sağlıklı yaşam alanında çığır açan projelere veriliyor.
Bilimsel Yayınlar ve Platformlar: “Bilim Bunu Konuşuyor” video serileri ve makalelerle toplum doğru bilgiye yönlendiriliyor.